7 Ekim 2011 Cuma

THOMASINA - PAUL GALLICO

Thomasina adeta bir tanrıça. Sanki evin sahibi. O kadar mağrur ve bir o kadar narin... Thomasina , veteriner MacDhui ve biricik kızı Mary Ruadh ile beraber yaşıyor. Kitapta Thomasina'nın ağzından evde yaşayanları , evin nasıl bir yer olduğunu , Thomasina'nın sevdiği ne varsa Thomasina'nın anlattığı şekilde öğreniyoruz. Thomasina Mary Ruadh'ın yanından hiç mi hiç ayırmadığı ablası, annesi, kardeşi, arkadaşı, pisisi, can yoldaşı.. Daima onu kucağında taşıdığı harika pisisi. Ancak Thomasina bu kucakta dolaştırılma ritüellerinden pek hoşlanmasa da sahibine kendinin de anlam veremediği derin bir sevgi ile bağlı..Annesini küçücükken kaybeden Mary için harikulade bir pisi..

Thomasina ise bu derin ve büyük ilgiden memnun. Evde yapmayı sevdiği pek çok şey var aslında. Ancak en sevdiği şey çekmecelerin içine saklanıp kokladığı lavanta kokusu..En keyiflendiği zamanlar lavanta kokularına sarılıp sarmalanmak. Thomasina kitabın bir bölümünde bize kokuların asla unutulmayacağını söylüyor..
Evin babası ise veteriner bay MacDhui. Kızıl sakallı bir veteriner. Veteriner olmak yerine doktor olmayı istemiş biri. Mutsuz. Hayattaki tek varlığı ise biricik kızı.. Kasabada ölüme yakın ne kadar hayvan varsa kloroformla uyutan sert mi sert bir veteriner. Kasabalının fena halde korktuğu biri. Aynı zamanda Thomasina'nın da korktuğu biri. Evcil hayvanları sevmeyen ve bunu Thomasina'ya da hissettirmeyi başaran biri.

Mary Ruadh ise sevimli kızıl saçlı bir çocuk. Hayattaki neşe kaynağı ise Thomasina. Yanında asla ayırmadığı, annesizliğini, yalnızlığını ona unutturan kedisi Thomasina onun her şeyi. Thomasina kitap boyunca bize onları tanıtıyor, kendini anlatıyor..

Her şeyin sıradan ilerlediği bir günde Thomasina hastalanıyor, göremiyor. Mary Ruadh ise sevgili pisisini babası iyi edeceğini umarak Thomasina'yı babasının kilniğine götürüyor. Babası ise tam aksine Thomasina'yı kloroformla uyutmanın daha iyi olacağını söylüyor. Hatta onu detaylı olarak  kontrol bile etmiyor. Mary Ruadh ise karşı çıkıyor, haykırıyor, ağlıyor.. Ama nafile... Thomasina kendi ağzından  uyutuluşunu, ölümü anlatıyor biz okuyucuya. Ölmek istemediğini anlatıyor..

Mary küçük yaşında bu travmayı kaldıramıyor. Kedisini çöpte uyutulmuş vaziyette de görünce onu oradan götürüyor. Yolda onu gören arkadaşlarıyla beraber Thomasina için en ilginç cenaze törenini hazırlıyorlar. Yas giysileri ile kasabayı turluyorlar. Mary hayatının en trajik gününü geçiriyor. Yaşama sevinci de veteriner odasının soğukluğunda uyutulup yok ediliyor. Ormanda Thomasina son kez uğurlanırken aynı zamanda baba figürü ve yaşama sevinci Thomasina ile derin bir uykuya teslim oluyor.

Artık küçük kız için zor günler başlıyor. Annesiz bir çocuğun yalnızlığını unutturan, hayatını anlamlı kılan  ne varsa o gün sonsuz bir uykuya dalıyor. Yemiyor , içmiyor, konuşmuyor..Babası ise gün geçtikçe ne yaptığının ayrımına varıyor. Gün be gün ellerinden kayan kızı için çareler arıyor..

"Thomasina" her ne kadar bir kedinin anlatısı şeklinde ilerliyor olsa da içinde pek çok konuyu barındıran sürükleyici bir roman. Bir kedinin gözünden dünyayı görmeyi arzulayanlar için eşsiz bir anlatı. Kitabın ilerleyişi ve dili fantastik bir büyüyle okuyucuyu sarıyor. Kitabın ilginç kurgusu ile okuyucuyu tesiri altına alıyor.Olay örgüsü ve kişi analiziyle kahramanların iç dünyasını gözler önüne seriyor. Şaşırtıcı finali ile okuyucuyu sersemletiyor.Şimdiden herkese keyifli okumalar...



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder