tag:blogger.com,1999:blog-31126810183826850692024-03-12T19:47:19.536-07:00felis domesticusBir kedi düşünün hayatı ortaçgil şarkıları tadında yaşayan ve tim burton karakteri tadında. Bilemedim.ELİF ŞAHİNhttp://www.blogger.com/profile/01074601812417160170noreply@blogger.comBlogger42125tag:blogger.com,1999:blog-3112681018382685069.post-52785736774207116292012-09-25T13:31:00.000-07:002012-09-25T13:31:19.410-07:00Kim olduğunu bilmese de kendi olan pisi ^^"Kimim beeeen!" repliği belki jackie chan filmi tadında bir gökdelen tepesinde bağırma sahnesini hatırıma getirir. Ah bir bilsem kim olduğumu. Hayal balonumu bir gezegen ile sınırlamayıp hayallerimle sonsuzlaştırsam. Mesela ?<br />
<br />
Bazen çocukluğumla birleştiriyorum her şeyi. Küçük odamda aşk için yaptıklarım. Açık kitap sayfalarım, dinlediğim az bilinen müthiş şarkılarım... Hepsiyim aslında.<br />
<br />
Ya da öyle onlarla avutuyorum kendimi. Belki bir kedi değilim. Karakter olarak birden çok biriyim. Kendimle savaşmam bundandır belki. Yazma uğraşım, yaşama uğraşım, kendim olabilmek için ödediğim nice bedelim.<br />
<br />
Karga'ya giderim içten içe derdimi paylaşırım. Susarım. İnsanları dinlerim. Hayal kurarım. İlk kez birinin beni öpmesine izin verdiğim yerdir. İlk kez beni seven biriyle Moda'dan Karga'ya yürümüşlüğümdür. Kadıköy sokaklarında ömrümün en anlamlı zamanları geçmiştir. Bir kedi hayatına öykünür gibi, mırıldar gibi,yalanır gibi, bir kadıköy akşamında "buradan uzaklara" gidebilmeyi düşlemişizdir.<br />
<br />
Kendim olabilmek için bunca bedel ödemişken, bu denli yol almışken başka başka birileri olamam ben. Para kazanmak için ruhumu satamam ben. Klişe olabilir ama net olay bu. Ötesi yok bunun. Evet ünlü markalarının ürünlerine sahip değilim. Pahalı nesnelerinin yönettiği içi boş, yapayalnız biri olmak için yaşamıyorum ben. Belki zengin olamadım. Şanslı olarak doğmadım. Ama ailemin güvenini kazandım. İyi biri oldum. Uslu bir pisi oldum. Kızınca tırnaklarını çıkarabilen bir pisi.<br />
<br />
Bugün ilk kez bu denli yaklaştım ne olacağıma dair. Bana ahkam kesip eleştiren bir boş adamı yerin dibine soktum. Tabii anlamışsa =)<br />
<br />
Bazen ne için ne yapıyorum deyip duruyorum. Bir çay içiyorum. Bankta oturuyorum. Tanımadığım birine el sallıyorum. Yeni bir kalem alıyorum. Beyaz bir defter yaprağını karalamalar yapıp çıkardığı sesi dinliyorum. Odama oda parfümü sıkıyorum. Geçen yasemin kokusu aldım. Odam bahar bahçesi gibi. Ferahlığı özlemişim.<br />
<br />
Çocukların hayatlarına dokunuyorum. Göz kırpıyorum onlara. Başka bir evrenden gelmiş gibiyim gözlerinde. Özlüyorum çocukluk acılarımı bile. Ama artık daha mutlu olmam gerek. Küçük küçük biriktiriyorum mutlulukları daha çoğunda gözüm yok. Ben olabileyim yeter. Sevdiklerim olsun, süt olsun, hava serin ve güneşli olsun. Eylül gibi olsun. Yaşama sevinçli sandviçler olsun ^^ELİF ŞAHİNhttp://www.blogger.com/profile/01074601812417160170noreply@blogger.com1Küçükyalı, 34840 Maltepe/Istanbul, Türkiye40.9463409 29.108871840.9448419 29.106404299999998 40.947839900000005 29.1113393tag:blogger.com,1999:blog-3112681018382685069.post-67154854102915385232012-09-18T13:00:00.000-07:002012-09-25T13:32:50.662-07:00L'absenteHikayeler var. Çocukluğumdaki yalnızlığı doldurucasına yazmam gereken hikayeler. Ya da bir hikaye kahramanı olmaya öykünür gibi hikaye yazmak var. Kelimelerin sıra sıra geldiği.<br />
<br />
Midemle karın boşluğum arasında bana ağır gelen bir sancı var. Ağırlık. Kendime benzettiğim ve kendi kendimi tanıyamadığım dünyalarım ve karakterlerim.<br />
<br />
Kedi der bana sevdiceğim. Pisidir hatta adım. Bir kedi kişiliğinde yaşıyorum aslında hayatı. Bahçede olmayı isterim şimdi. Ya da babamın haftasonu bizi götürdüğü piknğe gitmeyi isterim.<br />
<br />
Salıncağım durur il ormanında. Orada gökyüzünü düşlerim. Hiç sahip olmadığım en yakın arkadaşımı düşlerim. Nasıldır ki acaba? Yalnızlığıma inat o boşluk hissini sallanırken içime dolan havayla doldururum. O hava beni ona ulaştırır belki.<br />
<br />
O kadar yalnızdır ki mutsuzdur. O'nu aramaktır tek isteği. Taaa küçücükken bilir bir yerlerde olduğunu. Daha o zamandan ona aşıktır. Bisiklete binmek gibi , salıncakta sallanmak gibi. Balkon kapısı aralıkken perdeyi uçuşturan rüzgar gibi. Cır cır böceklerinin sesini duyabilmek gibi. Küçücük bir yerde koskocaman umutla yaşamak gibi.<br />
<br />
Mevsimlere bölmeden, zamanda hapsolmadan, anne çorbası sıcaklığında.<br />
<br />
Aşık bir kediyim aslında. Bir başka pisinin hayatını yaşayan. Kendi hayatını unutmuş, üzülmüş. Karanlıkta yönsüz yolsuz kanat çırpan ateş böceği gibi.<br />
<br />
Aslında sadece bir kedi. Ne olduğu umurunda olan. Basit düşünemeyen bir kedi.<br />
<br />
Ne bir sarman ne de cins kedi. Kendi basitliğince yaşamaya öykünmüş bir kedi. İçinde bomboş bir boşluk, umutsuz umarsızlık, gelecek kaygısı. Hepsi.<br />
<br />
<a href="http://www.youtube.com/watch?v=9wIbylO24gE&feature=related">http://www.youtube.com/watch?v=9wIbylO24gE&feature=related</a>
ELİF ŞAHİNhttp://www.blogger.com/profile/01074601812417160170noreply@blogger.com1Küçükyalı, 34840 Maltepe/Istanbul, Türkiye40.9463409 29.108871840.9448419 29.106404299999998 40.947839900000005 29.1113393tag:blogger.com,1999:blog-3112681018382685069.post-54204992229489749732012-09-16T13:58:00.001-07:002012-09-16T13:59:48.350-07:00BurgazadaSait Faik hikayesi gibi esasında. Sahil, balık kokusu, deniz, semaverde çay. Temizliğin kokusu nasıl ki bir beyaz sabun kokusu anımsatması ise ada kokusu da deniz kokusu.<br />
<br />
Fincan diye bir yere giitik bugün. Bostancı dolaylarında iken Eylül geldi ada yapalım kafası oluştu. Birden iskleye inip kendimi motorda buldum. Yanımda sevdicek tabii. Kilise'yi gördük ara sokaklarda dolanırken. Sait Faik 'in evini gördük.<br />
<br />
Hayatımda ilk kez kendim meze seçip balık ısmarladım. Bugün bir parça daha mı büyüdüm ? Ada kedilerini izledim. Balıkçıların oraya tünemiş, martılarla yaşayan kedileri gördüm.<br />
<br />
Başka dünyalar, evrenler mümkün. Acıkan bir bünyeye sahip olanlar, her daim yaşama sevinçli sandviçlere sahip olmalı.<br />
<br />
Ne bileyim kirazdan küpe yapıp kulağımıza takar gibi acıları küpe yapmak lazım !<br />
<br />
Rüzgar ser eserken sevgilinin omuz boşluğuyla boynu arasına koyuvermeli başını. Bir kedi kadar ürkek ve bir o kadar korunmasız.<br />
<br />
Balık yiyebilmeli, deniz görebilmeli. Basitlikte mutlu olmayı öğrenmeli ( ben çok zaman yapamasam da )<br />
<br />
İçsel sıkıntılar geçse. Hayat daha basit olsa. Yalnızca basit.<br />
<br />
Rüzgar esiyor, karşımda deniz ve heybeli ada. Önümde börülce pilaki, patlıcan salatası, çoban salatam, palamut. Uzun zamandan sonra gelen rahatlık. Güneşe bakıp yarın olmayacakmış gibi yaşamayı dilemek.<br />
<br />
Parmaklarımın arasında dumanını solumayı sevmeyip bir hobbit olmaya öykündüğüm "camel soft". O an ne mutluyuz. Gelecek mutluluklara göz kırparcasına, umutlanırcasına...ELİF ŞAHİNhttp://www.blogger.com/profile/01074601812417160170noreply@blogger.com2tag:blogger.com,1999:blog-3112681018382685069.post-49030198991808205622012-09-16T13:30:00.001-07:002012-09-16T13:30:19.834-07:00Sahaf KedisiKedi olmak ya da kedi gibi olmak apayrı benim için. Kedi sevimliliğinde yaşamak hayatı aslında. Tümden başına buyruk, tamamen mağrur.<br />
<br />
Zaman izafi bir kavram. Evet. Zamanın birinde kedi olmak vardı ama. Tamamen sevgi kumkuması, ilgi manyağı, ilgi odağı, sahiplenici. Karasız, azıcık şapşal. Hepsinden az biraz. Sevimli olmak için bir şeyler yapmadan, en doğal haliyle...<br />
<br />
Bazen bir sahaf kedisi olmak gelir içimden. Tozlu raflar arasından gelen kitapseveri kesip, paçalarına sürtünmek...<br />
<br />
Gözlüklü, bilgiç bir sahaf kedisi gibi. Parlayan tüylerimi kitap kokan, tütün kokan, çay sıcaklığı kokan bir sahafta geçirmek. İçimde şehrin saydamlığın eser yok. Alabildiğine basit her şey.<br />
<br />
Tekir ya da sarman fark etmez.<br />
<br />ELİF ŞAHİNhttp://www.blogger.com/profile/01074601812417160170noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-3112681018382685069.post-60196148904341714352012-08-30T06:34:00.001-07:002012-08-30T06:34:33.840-07:00Tiffany'de kahvaltıAudrey Hepburn nasıl bir karaktere bürünmüş bu filmde bilemedim. Zarafet timsali derler ya öyle. Hem çocuk hem mağrur. Kedisi sarman gibi adeta. Bir kedi gibi. Ama evcil bir kedi değil. Biraz ürkek geçmişte vahşi.<br />
<br />
Aslında eski film tribim biraz körelmişti. Türk filmi kültürüm iyidir. Ancak Avrupa sineması ve dünya sineması kültürüm nispeten azdır. Ama bu film gerçekten tüm film beğenimi değiştirdi. Romantik film ya da klasik film biraz zor filmler sevmem için. Ancak basit bir konu bu denli sevimli şekilde işlenebilirdi. Karakterler aykırı ama o aykırılığın içinde hepsinde içtenlik var. Tüm o New York yalnızlığında daha da yalnızlaşmış karakterlerin analizi de var.<br />
<br />
Audrey Hepburn esasında ciddi psikolojik çözümlemeleri olan bir karakteri canlandırıyor. Ne tam bir yere ait ne de kendi kendisine ait bir karakter. Kendinden daha küçücükken evlenip biraz serpilince hem kendinden hem de yaşamaktan kaçmış biri. Esasında herkesin bir köşesinin yapmak isteyip bazılarınsa yaptığı cesareti göstermiş biri.<br />
<br />
Mağrur bir kedi gibi. Dişi, çocuk, masum,zarif... Birdenbire değişiveren ruh haliyle ne yapacağı belli olmayan biri. Esasında içindeki masumiyetin dışına vurduğu bir karakter. Her ne kadar bir zengin avcısı da olsa sevgili kardeşini yanına almak için yaptığı için biz seyirci için yadırganmıyor.<br />
<br />
Yazarla olan tanışması ve adamın bir iç mimar ile olan yasak ilişkisi ise filmin ilgi çekici konularından. Yazarın hayatı da gerçekten ilginç. Belki de bu iki garip yaşantılı insanın birdenbire bu denli yakın olması bundandır. Lavabo için elli dolar alırken diğeri de zengin iç mimardan para almaktadır.<br />
<br />
Parti sahnesi müthiş bir sahneydi. Manken ablanın içip içip yıkılması ise harikaydı.<br />
<br />
Son taksi sahnesi ve kediyi özgür bırakışı, yazarın evlilik teklifini kabul etmeyişi, yağmur sahnesi harikuladeydi. Uzun çubuğuyla içtiği sigara ve boynuna dolanan kedisiyle Audrey Hepburn bu filmle benim için apayrı bir yer kazandı.<br />
<br />
Kedili filmler kategorimde başı çeker bu film ^^<br />
<br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://2.bp.blogspot.com/-etU3g5kTB78/UD9r1M4DKPI/AAAAAAAAAOM/vOw_R0orBi0/s1600/1882%5B1%5D.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="320" src="http://2.bp.blogspot.com/-etU3g5kTB78/UD9r1M4DKPI/AAAAAAAAAOM/vOw_R0orBi0/s320/1882%5B1%5D.jpg" width="212" /></a></div>
ELİF ŞAHİNhttp://www.blogger.com/profile/01074601812417160170noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-3112681018382685069.post-22722186309999447562012-04-05T14:34:00.002-07:002012-04-05T14:34:54.463-07:00Kanepe atıştıran kedi - Lilian Jackson Braun<span class="Apple-style-span" style="background-color: white; color: #222222; font-family: 'Trebuchet MS', sans-serif; font-size: 13px; line-height: 18px;"><b><span class="Apple-style-span" style="background-color: white; color: #4e2800; font-size: 14px; line-height: 19px;">Bugüne dek yazılmış en akıllı ve afili siyam kedisi karakterini anlatan şahane bir polisiye roman. Kitaba dair şahsi fikrim kesinlikle budur. Lilian Jackson Braun tarafından kaleme alınmış polisiye türündeki roman gazetececi Jim Quilleran ile öldürülen eski ev sahibinin siyam cinsi kedisinin ilginç yaşantısını anlatıyor.</span></b></span><br style="background-color: white; color: #222222; font-family: Arial, Tahoma, Helvetica, FreeSans, sans-serif; font-size: 13px; line-height: 18px;" /><span class="Apple-style-span" style="background-color: white; color: #222222; font-family: 'Trebuchet MS', sans-serif; font-size: 13px; line-height: 18px;"><b><span class="Apple-style-span" style="background-color: white; color: #4e2800; font-size: 14px; line-height: 19px;">Siyam cinsi kedimizin ismi Koko. Koko nefis bir siyam kedisi. Gazeteci Quilleran boşanmış yalnız bir adamdır. onun yalnızlığına ortak olan bu siyam kediyle yollarının kesişmesi tam manasıyla kaderin cilvesi gibidir.</span></b></span><br style="background-color: white; color: #222222; font-family: Arial, Tahoma, Helvetica, FreeSans, sans-serif; font-size: 13px; line-height: 18px;" /><span class="Apple-style-span" style="background-color: white; color: #222222; font-family: 'Trebuchet MS', sans-serif; font-size: 13px; line-height: 18px;"><b><br style="background-color: white; color: #4e2800; font-size: 14px; line-height: 19px;" /></b></span><br style="background-color: white; color: #222222; font-family: Arial, Tahoma, Helvetica, FreeSans, sans-serif; font-size: 13px; line-height: 18px;" /><span class="Apple-style-span" style="background-color: white; color: #222222; font-family: 'Trebuchet MS', sans-serif; font-size: 13px; line-height: 18px;"><b><span class="Apple-style-span" style="background-color: white; color: #4e2800; font-size: 14px; line-height: 19px;">Koko bilindik kedilerin aksine kendi türünün bile aksine ilginç bir hobiye sahiptir. Eski ve epey kalın bir sözlükle kelime avı oynamaya bayılır. Quilleran da marifetli Koko ile bu oyunu oynamaktan hiç mi hiç gocunmaz. Aksine kelime dağarcığının gelişiyor olması onu memnun etmektedir. Bu garip ama sevimli ikili evde de gayet iyi anlaşırlar. Ev sahibi bekar olunca tüm ev Koko'ya kalmaktadır. Quilleran, en sevdiği kırmızı ekose pamuklu kravatını takmayı pek sever. Her ne kadar kravatlarının çoğu güveler tarafından kemirilse de..</span></b></span><br style="background-color: white; color: #222222; font-family: Arial, Tahoma, Helvetica, FreeSans, sans-serif; font-size: 13px; line-height: 18px;" /><span class="Apple-style-span" style="background-color: white; color: #222222; font-family: 'Trebuchet MS', sans-serif; font-size: 13px; line-height: 18px;"><b><br style="background-color: white; color: #4e2800; font-size: 14px; line-height: 19px;" /></b></span><br style="background-color: white; color: #222222; font-family: Arial, Tahoma, Helvetica, FreeSans, sans-serif; font-size: 13px; line-height: 18px;" /><span class="Apple-style-span" style="background-color: white; color: #222222; font-family: 'Trebuchet MS', sans-serif; font-size: 13px; line-height: 18px;"><b><span class="Apple-style-span" style="background-color: white; color: #4e2800; font-size: 14px; line-height: 19px;">Bir gün çalıştığı yerden dekorasyon dergisi hazırlamasını isterler. Ancak böyle bir deneyimi olmayan Quilleran istemeyerek de olsa çalışmak mecburiyetindedir. Kabul eder teklifi. Polis muhabirliği yapmış da olsa öncesinde yapacağı başka bir şey yoktur. Gazete, dekorasyon fotoğrafları çekmek için fotoğrafçı Bunsen ile ünlü evleri ziyarete gideceklerdir. Rakip gazeteye fark atmak ve yerini korumak adına Quilleran bu durumu kabullenir ve "Güzide Meskenler" için araştırmalara başlar. Şehrin en gözde dekoratörü ile konuşup anlaştıktan sonra şehrin hatırı sayılır derecede zengin ancak gözlerden uzak bir yaşantı sürdüren ailesi Tait'lere misafir olurlar. Evin dekorasyonuna damga vuran parçaların yeşim olması nedeniyle dekoratör Lyke burayı önermiştir. Çekim sırasında yeşimlere hayran bu garip dazlak adam, yatalak karısı ve yardımcıları ile garip bir fotoğraf çekimi yaparlar. Daha sonrasında ise Tait'lerin evi soyulur ve ev sahibinin eşi kalp krizinden ölmüştür. Daha ilk sayıdan dergi dikkatleri üzerine çekmiştir. Ancak suçlu olarak yardımcı gösterilmiş ve olay bir şekilde kapatılmıştır. Eskiden polis muhabiri olan Quilleran için bu durum iç gıcıklayıcıdır ve bir şekilde bu olayı çözmek için girişimlere başlayacaktır.</span></b></span><br style="background-color: white; color: #222222; font-family: Arial, Tahoma, Helvetica, FreeSans, sans-serif; font-size: 13px; line-height: 18px;" /><span class="Apple-style-span" style="background-color: white; color: #222222; font-family: 'Trebuchet MS', sans-serif; font-size: 13px; line-height: 18px;"><b><br style="background-color: white; color: #4e2800; font-size: 14px; line-height: 19px;" /></b></span><br style="background-color: white; color: #222222; font-family: Arial, Tahoma, Helvetica, FreeSans, sans-serif; font-size: 13px; line-height: 18px;" /><span class="Apple-style-span" style="background-color: white; color: #222222; font-family: 'Trebuchet MS', sans-serif; font-size: 13px; line-height: 18px;"><b><span class="Apple-style-span" style="background-color: white; color: #4e2800; font-size: 14px; line-height: 19px;">Quilleran yeni çevrede tanıştığı Lyke sayesinde varlıklı bir çevre ile tanışır. Arkadaş olduğu yeni çevresinden biri ise dekoratörlerin de bulunduğu bir partide dairesini belli süre kullanabileceğini söyler. Şehrin en gösterişli binalarından birinde Quilleran, Koko ile birlikte yaşamaya başlar. Quilleran kedisi ile kelime avı oynarken kedinin çok zekice davrandığını gözler. İçgüdüleriyle hareket eden Koko pek çok defa Quilleran'ı da şaşırtır. Kendini de kedisiyle özdeşleştirmeye başlar . Quilleran Bıyıklarıyla bir şeyleri sezmeye başlar. Koko ise yalnız başına o dairede daha da yalnızlaşır ve evdeki değerli kanepeyi kemirmeye başlar. Zaten kitabın adını alan bu olayla Quilleran aslında pamuklu kravatını kemirenin Koko olduğunu düşünmeye başlar. Bir arkadaşının tavsiyesiyle hayvan psikiyatrına gidince kedisinin aslında yalnızlıktan böyle davrandığını anlar.Koko Quilleran için tam manasıyla can yoldaşı olmuş olsa da Koko yapayalnızdır.</span></b></span><br style="background-color: white; color: #222222; font-family: Arial, Tahoma, Helvetica, FreeSans, sans-serif; font-size: 13px; line-height: 18px;" /><span class="Apple-style-span" style="background-color: white; color: #222222; font-family: 'Trebuchet MS', sans-serif; font-size: 13px; line-height: 18px;"><b><br style="background-color: white; color: #4e2800; font-size: 14px; line-height: 19px;" /></b></span><br style="background-color: white; color: #222222; font-family: Arial, Tahoma, Helvetica, FreeSans, sans-serif; font-size: 13px; line-height: 18px;" /><span class="Apple-style-span" style="background-color: white; color: #4e2800; font-family: 'Trebuchet MS', sans-serif; font-size: 14px; line-height: 19px;"><b>Roman bir macera romanı olması sebebiyle sonlarına doğru olan olayların çözümü okuru kitaba fena şekilde bağlıyor. Gösterişli siyam kedimiz sayesinde Quilleran acaba bu garip olaylar silsilesini çözebilecek mi? Kitabın bağlantılı olay örgüsü, şaşırtıcı durum analizleri ve keyifli ayrıntılarıyla bir solukta okunası bir roman. Şimdiden herkese bir solukta ve de keyifli okumalar efendim.</b></span>ELİF ŞAHİNhttp://www.blogger.com/profile/01074601812417160170noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-3112681018382685069.post-14074723313995243232012-04-05T14:32:00.002-07:002012-04-05T14:32:33.203-07:00BÜLENT ORTAÇGİL'İ VE KEDİLERİ SEVME SEBEBİ<br />
<div class="MsoNormal">
Öykü anlatır gibi
ya da bir fotoğraf karesinde kendimizi buldurur ortaçgil. Sözler bazen öylesi
iyi gelir. Düğümlerimizi çözdürür. Başka başka yerlerde buluveririz kendimizi.
Kilitli yüreklerimizi bir anlığına açtırır. Hiç sevmemiş insancıklara üzülen
“mavi kuş” gibi ortaçgil dinlememiş insanlara üzülürüz.</div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Kedilerin dünyasından
bir karakter seçeriz kendimize. Büyük kediler, küçük kediler, çok da büyük
olmayan kediler. “kediler”. Kendimizi bir kedi dünyasında buluruz. Bu dünya
ütopik değildir aslında bilindik dünyadır.</div>
<div class="MsoNormal">
Yalnızlığa dem vururuz. Kimsesiz değil insansız oluşumuz
devreye girer daha çok. Kocaman şehirlerde ötekileşmiş yalnızlığımızla baş başa
kalırız. Bazen şaşırsak da “sakın şaşırma” der ortaçgil. Akşam esintisinde bir
kekik kokusunu anımsatan sesiyle anlatır. Şaşırmayız. Çay sıcaklığı ve ekmek
doygunluğu basitliğinde yaşarız yaşamlarımızı.</div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Aynı zincirin başka bir halkası
oluşumuz da bundandır.</div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
İçimizde yanan küçük” mum” hala yanıyor mu? Diye sorarız. </div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Genelde o mum içimizdeki başka başka duygular olsa bile
ortaçgil’i bir kez sevmiş biri için hala yanan bir “mum”’dur. Bazen neden bu
denli anlam yüklüyorum diye soruyorum. Yaşananların adını koymanın gereksiz
olduğuna varıyorum. Hissettiklerimle seviyorum. Kelime cambazlığını seviyorum.
Acıtan ayrıntıların berisinde kalarak köhne’de çay bardağı sıcaklığını duyumsar
gibi seviyorum. Küçük parçalara bölüp ayıklayarak seviyorum. Suyla
karıştırıyorum. Onları demleyip tortularından ayrılmasını bekleyerek seviyorum.
Başka başka hissetmek için belki.
Bilmiyorum.</div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Kedileri de o naiflikte seviyorum. Halimden memnunum. Karşılıksız sevildiğini bilen kedi rahatlamışlığı gibi.. Bakışlardaki mağrurluksa; müthiş. "Büyük kedi mi yoksa küçük kedi mi?" olmalıyım bilmiyorum. Her halükarda bir kediyim. İşte bunu biliyorum.</div>ELİF ŞAHİNhttp://www.blogger.com/profile/01074601812417160170noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-3112681018382685069.post-13346952799405394492012-04-05T14:14:00.000-07:002012-04-05T14:14:30.394-07:0046 DERGİSİ<span class="Apple-style-span" style="background-color: white; color: #222222; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 13px; line-height: 18px;"><b><i>46 Dergisi; fotoğraf sanatçısı Mehmet Turgut 'un yaratıcı yönetmenliğini yaptığı, fotoğraf ve tasarımın iç içe olduğu bir dergi. Her sayı direkt olarak bir temayla okuyucuya sunuluyor. Genel kalıbın arasından sıyrılan bir dergi 46. Moda, stil, sanat, müzik konularını içerse de çoğu kez kapak fotoğraflarının kalitesiyle okuyucuyu baştan cezbeden bir dergi.</i></b></span><br style="background-color: white; color: #222222; font-family: Arial, Tahoma, Helvetica, FreeSans, sans-serif; font-size: 13px; line-height: 18px;" /><span class="Apple-style-span" style="background-color: white; color: #222222; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 13px; line-height: 18px;"><b><i><br /></i></b></span><br style="background-color: white; color: #222222; font-family: Arial, Tahoma, Helvetica, FreeSans, sans-serif; font-size: 13px; line-height: 18px;" /><span class="Apple-style-span" style="background-color: white; color: #222222; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 13px; line-height: 18px;"><b><i>Bu sayısını Kadıköy Rıhtım civarındaki gazetecilerde Serra Yılmaz 'ın fotoğrafıyla gördüm. Hemen inceledim. Hayvan haklarına dair yapılmış en vurucu fotoğraf çalışmalardan biri ..Hatta dergide bu konu en sıradışı şekilde anlatılarak, insanların yüzüne </i></b></span><b style="background-color: white; color: #222222; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 13px; line-height: 18px;"><i>yüzüne çarpar nitelikte... </i></b><br style="background-color: white; color: #222222; font-family: Arial, Tahoma, Helvetica, FreeSans, sans-serif; font-size: 13px; line-height: 18px;" /><b style="background-color: white; color: #222222; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 13px; line-height: 18px;"><i><br /></i></b><br style="background-color: white; color: #222222; font-family: Arial, Tahoma, Helvetica, FreeSans, sans-serif; font-size: 13px; line-height: 18px;" /><b style="background-color: white; color: #222222; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 13px; line-height: 18px;"><i>Son sayıdaki tema "İnsandan kendini sakın" olunca düşündürüyor insanı. Ünlüler ilginç fotoğraf kareleriyle bize esasında bu duyguyu gerçekçi bir şekilde anlatıyor. Sokakta yaşayan hayvanların , nesli tükenmek üzere olan hayvanların suretlerine bürünerek bakıyorlar bize. Öyle başarılı fotoğraflar ki bunlar hayran kalmamak elde değil. Gerçekten çekimlerin ciddi titizlikle ve derinlik katılarak yapılmış olduğu direkt anlaşılıyor. </i></b><br style="background-color: white; color: #222222; font-family: Arial, Tahoma, Helvetica, FreeSans, sans-serif; font-size: 13px; line-height: 18px;" /><span class="Apple-style-span" style="background-color: white; color: #222222; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 13px; line-height: 18px;"><b><i><br /></i></b></span><br style="background-color: white; color: #222222; font-family: Arial, Tahoma, Helvetica, FreeSans, sans-serif; font-size: 13px; line-height: 18px;" /><span class="Apple-style-span" style="background-color: white; color: #222222; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 13px; line-height: 18px;"><b><i>Duyarlı olan pek çok ünlü isim böyle sanatsal ve vurucu bir fotoğraf çekimiyle gerçekten onların dünyasından bakabilmiş bizlere.. Öyle de vurucu kelimelerle ifade etmişler ki katılmamak elde değil.. Özellikle Serra Yılmaz , Yekta Kopan ,Mert Fırat , Yüksel Aksu'nun açıklamaları cidden insana kendi kendini sorgulatır nitelikte. </i></b></span><br style="background-color: white; color: #222222; font-family: Arial, Tahoma, Helvetica, FreeSans, sans-serif; font-size: 13px; line-height: 18px;" /><span class="Apple-style-span" style="background-color: white; color: #222222; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 13px; line-height: 18px;"><b><i><br /></i></b></span><br style="background-color: white; color: #222222; font-family: Arial, Tahoma, Helvetica, FreeSans, sans-serif; font-size: 13px; line-height: 18px;" /><span class="Apple-style-span" style="background-color: white; color: #222222; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 13px; line-height: 18px;"><b><i>Fotoğraflar 17 Aralık' a kadar Nişantaşı City's 'de sergilenecek. Sergiden ve fotoğraflardan toplanan tüm gelir ise HAYTAP aracılığıyla hayvan klinikleri ve barınaklara aktarılacakmış.</i></b></span><br />
<span class="Apple-style-span" style="background-color: white; color: #222222; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 13px; line-height: 18px;"><b><i><br /></i></b></span><br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://4.bp.blogspot.com/-g2Vxq0OXXrc/T34K4bcIy7I/AAAAAAAAAME/5kB-9Vt4S3w/s1600/serrayilmaz.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="http://4.bp.blogspot.com/-g2Vxq0OXXrc/T34K4bcIy7I/AAAAAAAAAME/5kB-9Vt4S3w/s1600/serrayilmaz.jpg" /></a></div>
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
</div>
<span class="Apple-style-span" style="background-color: white; color: #222222; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 13px; line-height: 18px;"><b><i> </i></b></span>ELİF ŞAHİNhttp://www.blogger.com/profile/01074601812417160170noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-3112681018382685069.post-55911244463668960782012-01-14T12:56:00.000-08:002012-01-14T12:57:23.496-08:00OLMAYAN KELİMELER- METİS AJANDA<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://2.bp.blogspot.com/-7qr0CV9M3yk/TxHrzTPiZbI/AAAAAAAAALs/VcRQi_ljf90/s1600/indir.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="http://2.bp.blogspot.com/-7qr0CV9M3yk/TxHrzTPiZbI/AAAAAAAAALs/VcRQi_ljf90/s1600/indir.jpg" /></a></div>
<span class="Apple-style-span" style="background-color: white; color: #222222; font-family: 'Trebuchet MS', sans-serif; font-size: 13px; line-height: 18px;"><b><br /></b></span><br />
<span class="Apple-style-span" style="background-color: white; color: #222222; font-family: 'Trebuchet MS', sans-serif; font-size: 13px; line-height: 18px;"><b><br /></b></span><br />
<span style="font-family: 'Trebuchet MS', sans-serif;"><b><i><span class="Apple-style-span" style="background-color: white; color: #222222; font-size: 13px; line-height: 18px;">Bu seneki Metis ajanda gerçekten çok ayrı bir isme sahip "Olmayan Kelimeler". Bilindik bir ajandanın aksine içinde pek çok farklılığı barındırıyor. Ajanda, pek çok insana gün be gün not alınması gerekenleri not aldırmanın aksine karıştırıldığında yer yer gülümsetiyor, yer yer de düşündürüyor. Örneğin 16 Ekim sözlük karıştırma günü, 9 Şubat küvette kitap okuma günü, 5 Kasım ise karmaşıklığa sahip çıkma günü...</span></i></b></span><br />
<span style="font-family: 'Trebuchet MS', sans-serif;"><b><i><span class="Apple-style-span" style="background-color: white; color: #222222; font-size: 13px; line-height: 18px;"><br /></span></i></b></span><br />
<span style="font-family: 'Trebuchet MS', sans-serif;"><b><i><span class="Apple-style-span" style="background-color: white; color: #222222; font-size: 13px; line-height: 18px;">Ajanda kullanmayı sevmeyen için bile ilgi çekici esasında. Ajanda içinde türlü türlü bilgiler de mevcut. Kelimelerin açıklamaları, pek duyulmamış kelimelerin sözlükteki karşılığı.. Kısacası kelimeler üzerine anlatılmaya değer ne varsa. Bazen kelimeler sussa da dile gelseler de kelimelerin anlamı içinde ya da anlamsızlığında sürdürmeyecek miyiz hayatlarımızı?</span></i></b></span><br />
<span style="font-family: 'Trebuchet MS', sans-serif;"><b><i><span class="Apple-style-span" style="background-color: white; color: #222222; font-size: 13px; line-height: 18px;"><br /></span></i></b></span><br />
<span style="font-family: 'Trebuchet MS', sans-serif;"><b><i><span class="Apple-style-span" style="background-color: white; color: #222222; font-size: 13px; line-height: 18px;">Ajanda, pek çok ünlü yazarı yazılarıyla içinde barındırıyor. Süreyya Berfe - Kızgıngüneşlenmek , Ayşegül Devecioğlu - Dört ayak üzerinde , Saffet Murat Tura - Şarkılanma adlı yazılarıyla bulunuyor. Ajanda içinde en sevdiğim ise Yusuf Atılgan 'ın "Aylak Adam" adlı kitabından bir alıntı:"KUYARA İLE ADAKO" Bu alıntıyı mutlaka okumanızı öneririm eğer ki "Aylak Adam" 'ı okumadıysanız...</span></i></b></span><br />
<span style="font-family: 'Trebuchet MS', sans-serif;"><b><i><span class="Apple-style-span" style="background-color: white; color: #222222; font-size: 13px; line-height: 18px;"><br /></span></i></b></span><br />
<span class="Apple-style-span" style="background-color: white; color: #222222; font-family: 'Trebuchet MS', sans-serif; font-size: 13px; line-height: 18px;"><b><i>Bu yıl bir ajanda sahibi olayım diyorsanız ve daha düzenli notlar alayım diyorsanız Metis ajanda gerçekten bizlere göre. İçinde barındırdığı edebi tat ile arada kafamızı da kurcalayıp merak uyandırıyor. Bu yıla güzel başlamak için ufak tefek notlar almak için ajanda gerçekten kurtarıcı. Bu yıl kendimizi olmayan kelimeleri anlamlandırmaya çalışmakla geçirmektense onlara bir anlam katıp yazıya dökelim. Ne dersiniz?</i></b></span>ELİF ŞAHİNhttp://www.blogger.com/profile/01074601812417160170noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-3112681018382685069.post-2878007528417613812011-12-11T01:57:00.001-08:002012-04-05T14:06:23.387-07:00ÇAYKOLİK KEDİ - ZOFIA BESZCZYNSKABu sefer sizlere çocuk kitabı tanıtacağım. Hepimiz çay severiz elbet ancak çaykolik kedi için çay çok elzem bir içecek.<br />
<br />
Kitabın yazarı ZOFIA BESZCZYNSKA , günümüzde Polonya 'nın önde gelen çocuk edebiyatı yazarlarından biri. 1999 yılında bu kitap Polonya' da yılın kitabı seçilmiş ve ulusal ve uluslarası platformda pek çok ödül almış.<br />
<br />
Çevirisi Lacivert Ozan tarafından yapılmış. Kitabın içindeki çizimler ise bir harika ... Onlar da Krystyna Michalowska tarafından yapılmış. Kitapsa Nesin Yayınları tarafından basılmış. Çocuklar için müthiş bir şiir kitabı.<br />
<br />
<br />
<br />
<div style="text-align: left;">
<span class="Apple-style-span" style="background-color: white; font-family: arial, verdana; font-size: 13px;"><br /></span></div>
<div style="text-align: left;">
<span class="Apple-style-span" style="background-color: white; font-family: arial, verdana; font-size: 13px;"><br /></span></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://1.bp.blogspot.com/-U9T2m_Vd-28/TuSFMvgxMFI/AAAAAAAAALk/3uxNEnjN3Ac/s1600/cAYKOLiK-KEDi_123097_1.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="320" src="http://1.bp.blogspot.com/-U9T2m_Vd-28/TuSFMvgxMFI/AAAAAAAAALk/3uxNEnjN3Ac/s320/cAYKOLiK-KEDi_123097_1.jpg" width="224" /></a></div>
<div style="text-align: center;">
<span class="Apple-style-span" style="background-color: white; font-family: arial, verdana; font-size: 13px;"><br /></span></div>ELİF ŞAHİNhttp://www.blogger.com/profile/01074601812417160170noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-3112681018382685069.post-83595500805256095742011-11-04T09:00:00.000-07:002012-04-05T14:08:55.265-07:00İçerdeki Kedi - William S. Burroughs<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
</div>
<span class="Apple-style-span" style="font-family: Verdana, sans-serif;"><span class="Apple-style-span" style="font-size: 12px; line-height: 18px;"><b>"Bu kedi kitabı, yazarın geçmişinin kendisine kedilerce oynanan pantomimle aktarıldığı bir alegoridir. Kediler kukla falan olduğu için falan değil. İlgisi yok. Yaşayan soluk alan yaratıklardır onlar ve başka bir canlıya dokunmak üzücüdür; çünkü ölüm korkusunu , ölüm acısını, çaresizliğini anlarız. Dokunmanın anlamı budur. Bir kediye dokunduğumda ve yüzümden yaşların aktığını fark ettiğimde benim anladığım budur."</b></span></span><br />
<span class="Apple-style-span" style="font-family: Verdana, sans-serif;"><span class="Apple-style-span" style="font-size: 12px; line-height: 18px;"><b><br /></b></span></span><br />
<span class="Apple-style-span" style="font-family: Verdana, sans-serif;"><span class="Apple-style-span" style="font-size: 12px; line-height: 18px;"><b>Bu alıntı fikrimce kitabın ruhunu tam anlamıyla ortaya koyar nitelikte. Beat akımının önemli temsilcisinin bu kitabı "cut up" tekniği ile yazılmış. Yazar kitabında albino kedisi Ed 'i. Fletch adlı kedisini, Ruski adlı kedisini anlatıyor .</b></span></span><br />
<span class="Apple-style-span" style="font-family: Verdana, sans-serif;"><span class="Apple-style-span" style="font-size: 12px; line-height: 18px;"><b> Kitapta çok ilginç ayrıntılar var örneğin yazar kaybolan kedisine özlemini şu cümlelerle anlatıyor ; "İnsan ve hayvanlar bedenlerinden önce ruhlarıyla uzaklaşırlar". "Keşke beyaz kedi şimdi burada olsa masanın üstüne çıkıp daktiloyu tırmalasa."</b></span></span><br />
<span class="Apple-style-span" style="font-family: Verdana, sans-serif;"><span class="Apple-style-span" style="font-size: 12px; line-height: 18px;"><b><br /></b></span></span><br />
<span class="Apple-style-span" style="font-family: Verdana, sans-serif;"><span class="Apple-style-span" style="font-size: 12px; line-height: 18px;"><b>İçindeki nice kediye duyduğu sevgiyi onlara gösterdiği ilgiyi kendi kalemiyle dile getiriyor yazar. Kitabın arka kapağındaki alıntı ise esasında bize farklı bir açıdan sesleniyor. Bu kitabın salt kediler üzerine konulu değil aynı vakitte sosyal içeriğini de dile getiriyor.Yazar sadece güzel anılarını değil gerçekten hüzünlendirici deneyimlerini de anlatıyor. Kitabın sonlarına doğru bu ruh okuyucunun da o duyguya gerçekten bürünmesine neden oluyor. Yazarın üslubuyla bu anlatım ve sonrasında oluşan olaylar kitabı gerçekten farklı ve özel kılıyor.</b></span></span><br />
<span class="Apple-style-span" style="font-family: Verdana, sans-serif;"><span class="Apple-style-span" style="font-size: 12px; line-height: 18px;"><b><br /></b></span></span><br />
<span class="Apple-style-span" style="font-family: Verdana, sans-serif;"><span class="Apple-style-span" style="font-size: 12px; line-height: 18px;"><b>Beat akımının önemli mensubu hatta yön vereni olan yazarının bu kitabı sizi gerçekten çok etkileyecek. Kitabın son cümlesi ise gerçekten etkileyici;"Bizler içerdeki kedileriz. Bizler tek başına yürüyemeyen kedileriz ve bizler için tek bir yer var."</b></span></span><br />
<span class="Apple-style-span" style="font-family: Verdana, sans-serif;"><span class="Apple-style-span" style="font-size: 12px; line-height: 18px;"><b><br /></b></span></span><br />
<span class="Apple-style-span" style="font-family: Verdana, sans-serif; font-size: 12px; line-height: 18px;"><b>Özellikle de kitap arka kapağındaki alıntıyı paylaşmak gerekirse ;</b></span><br />
<span class="Apple-style-span" style="font-family: Verdana, sans-serif; font-size: 12px; line-height: 18px;"><b><br /></b></span><br />
<span class="Apple-style-span" style="background-color: white; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 12px; line-height: 20px;"><b>"Porsuk sadece sıçrayıp oynamak istemişti ve devlet malı bir 45'likle vuruldu. Ona dokunun. Onunla bütünleşin. Onu hissedin. Ve kendinize sorun, kimin hayatı daha değerli?Porsuğunki mi, yoksa kahrolası beyaz bir bok parçasının mı?Büyülü ortamlar yerle bir oluyor...Melekler tüm kovukları terk ediyor, içinde tek boynuzlu atın, Kocaayağın, Yeşil Ren Geyiği'nin bulunduğu ortam giderek azalıyor, tıpkı yağmur ormanlarında yaşayıp soluk alan diğer yaratıklar gibi.Ormanlar motellere, Hilton'lara ve McDonalds'lara yer açmak için yok olurken tüm büyülü evren ölüyor"</b></span><br />
<span class="Apple-style-span" style="background-color: white; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 12px; line-height: 20px;"><b><br /></b></span><br />
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: x-small;"><span style="line-height: 20px;"><b><br /></b></span></span><br />
<span class="Apple-style-span" style="background-color: white; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 12px; line-height: 20px;"><br /></span><br />
<span class="Apple-style-span" style="background-color: white; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 12px; line-height: 20px;"><br /></span><br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://3.bp.blogspot.com/-bpupW51EPU8/TrQSLDsOoDI/AAAAAAAAAJ0/8f_ADgo2Z8o/s1600/53776_2+%25281%2529.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="320" src="http://3.bp.blogspot.com/-bpupW51EPU8/TrQSLDsOoDI/AAAAAAAAAJ0/8f_ADgo2Z8o/s320/53776_2+%25281%2529.jpg" width="219" /></a></div>
<span class="Apple-style-span" style="background-color: white; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 12px; line-height: 20px;"><br /></span><br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
</div>
<span class="Apple-style-span" style="background-color: white; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 12px; line-height: 20px;"><br /></span><br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
</div>
<span class="Apple-style-span" style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><span class="Apple-style-span" style="font-size: 12px; line-height: 20px;"><br /></span></span>ELİF ŞAHİNhttp://www.blogger.com/profile/01074601812417160170noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-3112681018382685069.post-18371170079380703082011-11-04T05:14:00.001-07:002011-11-04T05:14:26.670-07:00Cadılar Bayramı Kedileri<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://1.bp.blogspot.com/-iIBT_ZWCCzs/TrPXBfp7-rI/AAAAAAAAAJc/T0lFHSHMr8Y/s1600/oliver-witch-fb.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="320" src="http://1.bp.blogspot.com/-iIBT_ZWCCzs/TrPXBfp7-rI/AAAAAAAAAJc/T0lFHSHMr8Y/s320/oliver-witch-fb.jpg" width="320" /></a></div>
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://3.bp.blogspot.com/-nqJYyzo_4eg/TrPXFfDvqOI/AAAAAAAAAJk/Qf2TMlWn8O4/s1600/cat_witch_sm.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="http://3.bp.blogspot.com/-nqJYyzo_4eg/TrPXFfDvqOI/AAAAAAAAAJk/Qf2TMlWn8O4/s1600/cat_witch_sm.jpg" /></a></div>
<br />ELİF ŞAHİNhttp://www.blogger.com/profile/01074601812417160170noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-3112681018382685069.post-8910074069668999302011-10-30T07:08:00.000-07:002011-12-27T06:26:07.748-08:00EDGAR ALLAN POE "THE BLACK CAT"<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://2.bp.blogspot.com/-ug6tf_9h0jc/Tq1aKLR3XVI/AAAAAAAAAJU/xtRaHfh8zhY/s1600/Aubrey_Beardsley_-_Edgar_Poe_2.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="320" src="http://2.bp.blogspot.com/-ug6tf_9h0jc/Tq1aKLR3XVI/AAAAAAAAAJU/xtRaHfh8zhY/s320/Aubrey_Beardsley_-_Edgar_Poe_2.jpg" width="207" /></a></div>
<br />ELİF ŞAHİNhttp://www.blogger.com/profile/01074601812417160170noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-3112681018382685069.post-30544423688404598102011-10-30T04:32:00.000-07:002011-12-27T06:27:26.956-08:00Edebiyatta Kedi KarakterleriKedilerin edebiyattaki yeri apayrı aslında. Her hikayeye küçük dokunuşlarla yahut direkt öykünün işleyişinde ana karakter olarak konu olan kediler var. Öncesinde anlattığımız kedi hikayeleri gibi edebi eserlerdeki kedi figürü de ilginç ayrımlara sahne oluyor. Macera, dram, anlatı türünde pek çok kedi karakteri olsa da sizlere bu yazımda iki kedi karakterini anlatacağım. İlk olarak son okuduğum roman türündeki bir kitap olan "Gizliajans" 'ı ve ikinci olarak da Edgar Allan Poe 'nun "THE BLACK CAT" adlı öyküsündeki kediyi anlatacağım sizlere.<br />
<br />
Gizliajans aslında absürd bir macera romanı olmanın ötesinde okuyucuyu bir solukta içine alan çok ilginç bir roman. Okuyucuyu şaşırtan ve bu şaşırmayla hikayenin bir parçası haline getiren bir roman. Alper Canıgüz bu romanında kara bir kediyi anlatıyor. Bir şirket sahibi olan Şeytan Bey isimli kediyi anlatıyor. Delici bakışlarıyla romandaki ana karakteri bile şaşırtan hatta korkutan bir kediyi anlatıyor. Tüm mirasın sahibi olan Şeytan Bey tam manasıyla asil duruşu ve delici bakışları ile patron edasına bürünmüş bir kedi olarak karşımıza çıkıyor. Şeytan bey 'in işe alması gelen insana huysuz davranmamasına bağlı anlayacağınız. Kokteyllerde, şirket partilerinde bile boy gösterir nitelikte bir kedi Şeytan Bey. Aslında bir günahın tasavvuru niteliğinde bu romanda. Sadece ütopik bir figürden ziyade içine düşülen ilginç durumun canlı bir karakteri...<br />
<br />
İkinci olarak da Poe 'nun ilginç ve bir o kadar da insanın kanını donduran korku ve macera türündeki hikayesi var. Bu hikayede Poe okuyucuyu başlarda kara kedi sevgisi olan daha doğrusu hayvan sevgisi olan adamın yıllar sonra alkolik olmasıyla içinden çıkılamayan buhranlarla sürüklenen hayat hikayesini anlatıyor. Acımasızca iple duvara astığı sevgili kedisinin ardından başına gelen hayret verici olayları, raslantılarla örülü bir kurguyla okuyucuya anlatıyor. Bu hikayede konu olan kedi sahibine bağlı bir kedi olan Pluto'dur. Sahibinin buhranlı bir günü darağacına asılan bahtsız bir kedidir. Hikayede anlatıcı, evi yandığında duvarında beliren şeklin esasında ölen kedisi Pluto'ya çok benzemesiyle vicdan azabı ile örülü günler geçirir.<br />
<br />
Kendini gün be gün alkole veren anlatıcı bir gün gittiği meyhanede Pluto'ya benzer bir kediyi görür ve evine götürür. Başlarda vicdanını rahatlatmaya çalışsa da karısının kediye olan düşkünlüğü onu kızdırmaya başlar. İkinci kedinin akıbeti ise Pluto 'ya benzemek üzeredir. Karısını, kediyi öldürmek isterken öldüren anlatıcının yaşadığı canavarlaşma durumu karısını mahzendeki duvara gömmesi ile daha da korkunç bir hal alır. Ancak hikayenin can alıcı kısmı ise eve gelen polislerin tesadüfi şekilde duvarı kazmalarıyla açığa çıkar. Çünkü tiz bir bebek çığlını andıran uğursuz sessizlik kedinin parlak bir gözündeki şeytani pırıltıyla olanları açığa çıkarır. Anlatıcı karısını duvara gömerken kara kediyi de gömmüştür..<br />
<br />
Kedi karakterleri edebiyatta farklı türlere konu olmuşsa da anlatıya her zaman gizli bir derinlik katmıştır. Bazen tatlı hikayelerle bazense trajik yahut macera içerikli anlatılara konu olmuştur. Kara kediler pek çok vakit korku hikayelerine ya da gizli macera içerikli hikayelere konu olmuştur. Her ne şekilde olursa olsun edebiyatta karşımıza çıkan kedi karakterleri her daim olay örgüsüne farklı bir derinlik katmaktadır ve de katmaya devam edecektir.<br />
<br />ELİF ŞAHİNhttp://www.blogger.com/profile/01074601812417160170noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-3112681018382685069.post-47471034278798702352011-10-16T04:19:00.000-07:002011-12-27T06:28:12.678-08:00Çanakkale kedileri - Armin T. Wegner"...... Şimdi de sokakta kedilerin boğuk bağrışmaları başladı. Acıyla yakınan sesler, hırıltılı tonlarla gitgide çoğalıyor kabarıyor, tırmanıyor. Derken tam bir orkestraya dönüşüyor. Kah boynu bükük çocuk sızlanmaları gibi mahzun iç çekişleriyle yitip giden, kah delilerin kahkahaları gibi yükselen sesler havada çınlıyor. Yoksa kentin sakinleri kaçarken ruhlarını bu kedi bedenlerinde mi bıraktı? Temiz ve bakımlı tüyleriyle , sakin ve güvenli evlerin pencerelerinde, güzel kadınların kucaklarında yatmaya alışmış olan bu kedilerin, kendilerini nasıl ansızın, ıpıssız sokakların çökmüş damları altında, korkuya, soğuğa, yavaş yavaş açlıktan ölmeye terk edilmiş olarak bulduklarını, bu hayvancıkların üzerine çöken anlatılmaz sefaleti daha iyi kavrıyorum şimdi."<br />
<br />
Yukarıdaki paragraf kitabın "Çanakkale'nin kedileri" bölümünden alınmış bir alıntıdır. Kitabın ruhunu bizi anlatan bu alıntı ile savaşların gözden kaçan kurbanları arasında olan hayvanlardan biri olan "kediler" anlatılıyor. Kitabın yazarı ise Çanakkale Savaşı sırasında sağlıkçı görevinde bulunuyordu. Alman yazar savaş esnasında gözlemlediklerini hikayeleştirdiği bu kitapta savaşın yıkıcı gücünü pek çok karakterin hayatlarından kesitler sunarak bize anlatıyor.<br />
<br />
Kitabın hüzünlü öykülerinden biri olan Osman öyküsü ise çöllerde savaşan bu delikanlının hiç bilmediği topraklardaki trajik öyküsünü konu ediyor. Anasını, eşini, çocuğuna kavuşmak için çektikleri yazar bir Anadolu gencinin ağzından yalın bir üslupla anlatıyor. Osman'ın eve dönüşünde ise işlerin değiştiği görülüyor. Osman bir ayağını yitirmiş, biçare bir halde evinin kapısına vardığında eşinin kuzenine verildiğini öğreniyor. Anasının ise vefatını öğreniyor. Savaşta bir ayağını yitirmiş olan Osman için asıl savaş şimdi başlıyor aslında...<br />
<br />
Savaşa bir çocuğun gözünden de bakıyor yazar. Hüseyin Oğlan adlı öyküsünde ise bir Anadolu çocuğu olan Hüseyin'in hikayesi anlatılıyor. Zorluklara göğüs germiş "Çocuk Hüseyin" bu kez Ömer Seyfettin öyküsü olarak değil Armin T. Wegner'in kaleminden anlatılıyor.<br />
<br />
Yazarın "ANNEME" adlı mektubu ise kitabın en farklı bölümü belki de. Mektubun sonunda asker mektuplarının denetlenmesi sonucu sansür yüzünden el konulduğu yazılıyor. Yazarın geri çağrılmasına neden olan bu olay ile yazarın şark macerası bitiyor.<br />
<br />
Biraz geçmişe farklı bir açıdan bakmak geliyorsa içinizden bu kitap sizi gerçekten farklı bir yolculuğa çıkaracak. Şimdiden tüm okuyuculara keyifli okumalar...<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://1.bp.blogspot.com/-jcu-Hbb3aOc/Tpq9jXEXVXI/AAAAAAAAAJM/XyzGrKhZyWk/s1600/canakkale-kedileri_75410.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="320" src="http://1.bp.blogspot.com/-jcu-Hbb3aOc/Tpq9jXEXVXI/AAAAAAAAAJM/XyzGrKhZyWk/s320/canakkale-kedileri_75410.jpg" width="216" /></a></div>
<br />ELİF ŞAHİNhttp://www.blogger.com/profile/01074601812417160170noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-3112681018382685069.post-5834297205907735752011-10-14T03:28:00.000-07:002011-10-14T03:47:30.270-07:00UNCLE ANDY'S CATS BY JAMES WARHOLAIt all started with a little blue pussy cat named Hester. Then along came Sam , and it was love at first sight. All of a sudden there were lots of little Sams , who loved their tall and skinny house. They had fun stampeding through Uncle Andy's art studio and frolicking among his soup boxes. But eventually, when Andy counted twenty-five Sams, he had to wonder... could this be too many cats for one house ?<br />
<br />
James Warhola's childhood memories of his famous artist uncle , Andy Warhol ,inspired this humorous story of his house overrun with cats. Readers will pore over the illustrations trying to spot all twenty five Sams , one blue pussycat and some very clever mice.<br />
<br />
Uncle Andy happened to be James Warhola's famous pop artist uncle , Andy Warhol. James and his large family often visited his uncle and grandmother. His childhood memeories of the mysterious Smas served as great inspiration for him to write and illustrate his own tall tale of how it all happened.<br />
<br />
About author :<br />
<br />
<span class="Apple-style-span" style="background-color: white; font-family: sans-serif;"><span class="Apple-style-span" style="font-size: 13px; line-height: 1.5em;"><b>"James Warhola</b> (born March 16, 1955)</span><span class="Apple-style-span" style="font-size: 11px; line-height: 10px;"> İ</span><span class="Apple-style-span" style="font-size: x-small;"><span class="Apple-style-span" style="line-height: 1.5em;">s an </span></span><a class="mw-redirect" href="http://en.wikipedia.org/wiki/People_of_the_United_States" style="background-attachment: initial; background-clip: initial; background-color: initial; background-image: none; background-origin: initial; color: #0645ad; font-size: 13px; line-height: 1.5em; text-decoration: none;" title="People of the United States">American</a><span class="Apple-style-span" style="font-size: x-small;"><span class="Apple-style-span" style="line-height: 1.5em;"> </span></span><a href="http://en.wikipedia.org/wiki/Artist" style="background-attachment: initial; background-clip: initial; background-color: initial; background-image: none; background-origin: initial; color: #0645ad; font-size: 13px; line-height: 1.5em; text-decoration: none;" title="Artist">artist</a><span class="Apple-style-span" style="font-size: x-small;"><span class="Apple-style-span" style="line-height: 1.5em;"> who has illustrated more than two dozen children's books since 1987.</span></span></span><br />
<span class="Apple-style-span" style="background-color: white; font-family: sans-serif;"><span class="Apple-style-span" style="font-size: 13px; line-height: 19px;">He wrote and illustrated <i>Uncle Andy's: A Faabbbulous Visit with Andy Warhol</i> (Putnam, 2003) about his uncle. The book garnered much attention with a feature article in <i><a href="http://en.wikipedia.org/wiki/The_New_York_Times" style="background-attachment: initial; background-clip: initial; background-color: initial; background-image: none; background-origin: initial; background-position: initial initial; background-repeat: initial initial; color: #0645ad; text-decoration: none;" title="The New York Times">The New York Times</a></i> and interviews on television and <a href="http://en.wikipedia.org/wiki/NPR" style="background-attachment: initial; background-clip: initial; background-color: initial; background-image: none; background-origin: initial; background-position: initial initial; background-repeat: initial initial; color: #0645ad; text-decoration: none;" title="NPR">NPR</a>.</span></span><br />
<span class="Apple-style-span" style="background-color: white; font-family: sans-serif; font-size: 13px; line-height: 19px;">Warhola, nephew of the artist Andy Warhol (who dropped the "a" from his last name early in his career), recounts his family's relationship with his famous uncle. Several times a year, he, his siblings, and his parents surprised Andy and his mother with a visit to their home in New York City. Warhol's house, always crammed with all kinds of things, including 25 cats, was a giant playground for the children. But the author's mother considered the place an untamed mess. To her "Gee, Andy, when you going to get rid of this stuff?" he countered, "Ohhh, no. This is art." And indeed, Warhola's text reiterates the theme that art is everywhere, a truth that his mother comes to realize in the end. The large watercolor illustrations usher readers into the New York City of the '60s, the streets crowded with tail-finned cars, the Automat and RKO Palace among the buildings lining the sidewalks, and a store window advertising pork chops for $.39 a pound. Boxes of Campbell's soup, paintings of Marilyn Monroe, Elvis, and other stars, and many other objects that eventually found their way into Warhol's art abound throughout his house, and a cutaway view of all five floors, with cats peeping out everywhere, will hold readers' interest. In spite of the artist's eccentricities, among them his wigs and his cats, the author's evident admiration for the man who invigorated his own artistic talent shines in this story." (</span><a href="http://en.wikipedia.org/wiki/James_Warhola">http://en.wikipedia.org/wiki/James_Warhola</a>)<br />
<br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://3.bp.blogspot.com/-u4J4tZJeGfQ/TpgOsO_MxAI/AAAAAAAAAJE/bLjGFPNxPsY/s1600/39225892+uncle+andys+cat.JPG" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="320" src="http://3.bp.blogspot.com/-u4J4tZJeGfQ/TpgOsO_MxAI/AAAAAAAAAJE/bLjGFPNxPsY/s320/39225892+uncle+andys+cat.JPG" width="249" /></a></div>
<br />ELİF ŞAHİNhttp://www.blogger.com/profile/01074601812417160170noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-3112681018382685069.post-65595907934587355182011-10-09T03:20:00.000-07:002011-10-09T03:20:54.135-07:00CATS CATS CATS BY ANDY WARHOLCat lovers and Andy Warhol fans rejoise! This delightful book - one of the first in a series - collects the pop artist's inimitable drawings of one of one of today's most popular icons: cats.<br />
<br />
In the 1950s, before he made his famous paintings of soup cans, Marilyn, and Chairman Mao, Andy Warhol produced thousands of witty, whimsical drawings. This book, filled with drawings culled from the archives of the Andy Warhol Foundation for the Visual Arts, collects images of one of his favorite subjects - cats - in an irresistible small-format edition.<div>
<br /></div>
<div>
Here are sleeping kittens, regal felines, and a cat named Sam - all accompanied by playful quotations from Warhol's books and diaries, such as "The important thing is to infuse everything with as much drama as you can" and "As I always say, one's company, two's a crowd, three's a party." Beautiful and charming, this book will make a perfect gift for anyone who loves cats or Andy.<div>
<br /></div>
<div>
<br /> <div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://4.bp.blogspot.com/-iKdFKoJdYcg/TpF0tuwOstI/AAAAAAAAAJA/zx_I5JvT_XM/s1600/cats-andy-warhol-hardcover-cover-art.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="http://4.bp.blogspot.com/-iKdFKoJdYcg/TpF0tuwOstI/AAAAAAAAAJA/zx_I5JvT_XM/s1600/cats-andy-warhol-hardcover-cover-art.jpg" /></a></div>
<div>
<br /></div>
</div>
</div>
ELİF ŞAHİNhttp://www.blogger.com/profile/01074601812417160170noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-3112681018382685069.post-16678052204597242852011-10-09T03:04:00.002-07:002011-11-27T08:52:51.337-08:00CATS ,CATS ,CATS. BY ANDY WARHOL<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://3.bp.blogspot.com/-LDp5Sm1i0-c/TpFxy2Rs0wI/AAAAAAAAAI0/Kh95NnoDG2I/s1600/andy-warhol-red-cat-from-twenty-five-cats.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="320" src="http://3.bp.blogspot.com/-LDp5Sm1i0-c/TpFxy2Rs0wI/AAAAAAAAAI0/Kh95NnoDG2I/s320/andy-warhol-red-cat-from-twenty-five-cats.jpg" width="212" /></a></div>
<br />
"THE IMPORTANT THING IS INFUSE EVERYTHING WITH AS MUCH DRAMA AS YOU CAN"<br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://3.bp.blogspot.com/-_SIfPi6Nf-k/TpFyWBWL3_I/AAAAAAAAAI4/dGLDxHNTHkc/s1600/6a01157115f9aa970c015434c4487a970c-320wi.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="320" src="http://3.bp.blogspot.com/-_SIfPi6Nf-k/TpFyWBWL3_I/AAAAAAAAAI4/dGLDxHNTHkc/s320/6a01157115f9aa970c015434c4487a970c-320wi.jpg" width="209" /></a></div>
"YOU HAVE TO BE WILLING TO GET HAPPY ABOUT NOTHING."ELİF ŞAHİNhttp://www.blogger.com/profile/01074601812417160170noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-3112681018382685069.post-73191066665086985002011-10-09T03:04:00.000-07:002011-10-09T03:21:58.473-07:00CATS, CATS, CATS BY ANDY WARHOL<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://4.bp.blogspot.com/-KbbTfWu0iGM/TpFw6S8f1AI/AAAAAAAAAIs/7zPomvCTx_Y/s1600/andy-warhol-blue-cat-from-twenty-five-cats.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="320" src="http://4.bp.blogspot.com/-KbbTfWu0iGM/TpFw6S8f1AI/AAAAAAAAAIs/7zPomvCTx_Y/s320/andy-warhol-blue-cat-from-twenty-five-cats.jpg" width="240" /></a></div>
<br />
"PEOPLE WERE ALWAYS GETTING DRESSING UP"<br />
<br />
<br />
<br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://4.bp.blogspot.com/-OclE-jWdcjs/TpFxOSlZkzI/AAAAAAAAAIw/fsUt8J3B7y8/s1600/andy-warhol-cat-named-sam-from-twenty-five-cats.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="320" src="http://4.bp.blogspot.com/-OclE-jWdcjs/TpFxOSlZkzI/AAAAAAAAAIw/fsUt8J3B7y8/s320/andy-warhol-cat-named-sam-from-twenty-five-cats.jpg" width="241" /></a></div>
"IT'S NOT WHAT YOU ARE THAT COUNTS, IT'S WHAT THEY THINK YOU ARE."ELİF ŞAHİNhttp://www.blogger.com/profile/01074601812417160170noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-3112681018382685069.post-63965624156119331512011-10-07T02:09:00.000-07:002012-01-15T08:04:20.374-08:00THOMASINA - PAUL GALLICOThomasina adeta bir tanrıça. Sanki evin sahibi. O kadar mağrur ve bir o kadar narin... Thomasina , veteriner MacDhui ve biricik kızı Mary Ruadh ile beraber yaşıyor. Kitapta Thomasina'nın ağzından evde yaşayanları , evin nasıl bir yer olduğunu , Thomasina'nın sevdiği ne varsa Thomasina'nın anlattığı şekilde öğreniyoruz. Thomasina Mary Ruadh'ın yanından hiç mi hiç ayırmadığı ablası, annesi, kardeşi, arkadaşı, pisisi, can yoldaşı.. Daima onu kucağında taşıdığı harika pisisi. Ancak Thomasina bu kucakta dolaştırılma ritüellerinden pek hoşlanmasa da sahibine kendinin de anlam veremediği derin bir sevgi ile bağlı..Annesini küçücükken kaybeden Mary için harikulade bir pisi..<br />
<br />
Thomasina ise bu derin ve büyük ilgiden memnun. Evde yapmayı sevdiği pek çok şey var aslında. Ancak en sevdiği şey çekmecelerin içine saklanıp kokladığı lavanta kokusu..En keyiflendiği zamanlar lavanta kokularına sarılıp sarmalanmak. Thomasina kitabın bir bölümünde bize kokuların asla unutulmayacağını söylüyor..<br />
Evin babası ise veteriner bay MacDhui. Kızıl sakallı bir veteriner. Veteriner olmak yerine doktor olmayı istemiş biri. Mutsuz. Hayattaki tek varlığı ise biricik kızı.. Kasabada ölüme yakın ne kadar hayvan varsa kloroformla uyutan sert mi sert bir veteriner. Kasabalının fena halde korktuğu biri. Aynı zamanda Thomasina'nın da korktuğu biri. Evcil hayvanları sevmeyen ve bunu Thomasina'ya da hissettirmeyi başaran biri.<br />
<br />
Mary Ruadh ise sevimli kızıl saçlı bir çocuk. Hayattaki neşe kaynağı ise Thomasina. Yanında asla ayırmadığı, annesizliğini, yalnızlığını ona unutturan kedisi Thomasina onun her şeyi. Thomasina kitap boyunca bize onları tanıtıyor, kendini anlatıyor..<br />
<br />
Her şeyin sıradan ilerlediği bir günde Thomasina hastalanıyor, göremiyor. Mary Ruadh ise sevgili pisisini babası iyi edeceğini umarak Thomasina'yı babasının kilniğine götürüyor. Babası ise tam aksine Thomasina'yı kloroformla uyutmanın daha iyi olacağını söylüyor. Hatta onu detaylı olarak kontrol bile etmiyor. Mary Ruadh ise karşı çıkıyor, haykırıyor, ağlıyor.. Ama nafile... Thomasina kendi ağzından uyutuluşunu, ölümü anlatıyor biz okuyucuya. Ölmek istemediğini anlatıyor..<br />
<br />
Mary küçük yaşında bu travmayı kaldıramıyor. Kedisini çöpte uyutulmuş vaziyette de görünce onu oradan götürüyor. Yolda onu gören arkadaşlarıyla beraber Thomasina için en ilginç cenaze törenini hazırlıyorlar. Yas giysileri ile kasabayı turluyorlar. Mary hayatının en trajik gününü geçiriyor. Yaşama sevinci de veteriner odasının soğukluğunda uyutulup yok ediliyor. Ormanda Thomasina son kez uğurlanırken aynı zamanda baba figürü ve yaşama sevinci Thomasina ile derin bir uykuya teslim oluyor.<br />
<br />
Artık küçük kız için zor günler başlıyor. Annesiz bir çocuğun yalnızlığını unutturan, hayatını anlamlı kılan ne varsa o gün sonsuz bir uykuya dalıyor. Yemiyor , içmiyor, konuşmuyor..Babası ise gün geçtikçe ne yaptığının ayrımına varıyor. Gün be gün ellerinden kayan kızı için çareler arıyor..<br />
<br />
"Thomasina" her ne kadar bir kedinin anlatısı şeklinde ilerliyor olsa da içinde pek çok konuyu barındıran sürükleyici bir roman. Bir kedinin gözünden dünyayı görmeyi arzulayanlar için eşsiz bir anlatı. Kitabın ilerleyişi ve dili fantastik bir büyüyle okuyucuyu sarıyor. Kitabın ilginç kurgusu ile okuyucuyu tesiri altına alıyor.Olay örgüsü ve kişi analiziyle kahramanların iç dünyasını gözler önüne seriyor. Şaşırtıcı finali ile okuyucuyu sersemletiyor.Şimdiden herkese keyifli okumalar...<br />
<br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://1.bp.blogspot.com/-1TnWd3nHF5U/To7C-NMcIPI/AAAAAAAAAIo/_6AiLwSHosc/s1600/THOMASINA-PAUL-GALLICO__37158666_0.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="240" src="http://1.bp.blogspot.com/-1TnWd3nHF5U/To7C-NMcIPI/AAAAAAAAAIo/_6AiLwSHosc/s320/THOMASINA-PAUL-GALLICO__37158666_0.jpg" width="320" /></a></div>
<br />ELİF ŞAHİNhttp://www.blogger.com/profile/01074601812417160170noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-3112681018382685069.post-80342098191129982852011-10-03T08:57:00.000-07:002011-10-03T08:58:00.365-07:00Ünlüler ve Pisileri<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://1.bp.blogspot.com/-WqomHlPyVFg/TonZpnVeIfI/AAAAAAAAAIM/0pCZA0pdKSE/s1600/1938.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="320" src="http://1.bp.blogspot.com/-WqomHlPyVFg/TonZpnVeIfI/AAAAAAAAAIM/0pCZA0pdKSE/s320/1938.jpg" width="231" /></a></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://2.bp.blogspot.com/-x-61ltCLDE4/TonZ2BA--gI/AAAAAAAAAIQ/XpBdjp9l2SU/s1600/1964.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="213" src="http://2.bp.blogspot.com/-x-61ltCLDE4/TonZ2BA--gI/AAAAAAAAAIQ/XpBdjp9l2SU/s320/1964.jpg" width="320" /></a></div>
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://1.bp.blogspot.com/-co_CvoaBJU0/TonaDpD0wVI/AAAAAAAAAIU/W5l-ZAJ9VKY/s1600/1926.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="282" src="http://1.bp.blogspot.com/-co_CvoaBJU0/TonaDpD0wVI/AAAAAAAAAIU/W5l-ZAJ9VKY/s320/1926.jpg" width="320" /></a></div>
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://4.bp.blogspot.com/-tveawxlV9m4/TonaNuNvwbI/AAAAAAAAAIY/cXuq9vrz3MU/s1600/untitledhj.bmp" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="320" src="http://4.bp.blogspot.com/-tveawxlV9m4/TonaNuNvwbI/AAAAAAAAAIY/cXuq9vrz3MU/s320/untitledhj.bmp" width="212" /></a></div>
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://4.bp.blogspot.com/-rP5JsGxwkjU/TonaVPZNPJI/AAAAAAAAAIc/1dUPzlPjA7c/s1600/untitledjkkk.bmp" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="306" src="http://4.bp.blogspot.com/-rP5JsGxwkjU/TonaVPZNPJI/AAAAAAAAAIc/1dUPzlPjA7c/s320/untitledjkkk.bmp" width="320" /></a></div>
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://4.bp.blogspot.com/-_c_X1bC0jCU/TonaiDecD1I/AAAAAAAAAIg/8-ZahSLjV7c/s1600/untitlednmmm.bmp" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="214" src="http://4.bp.blogspot.com/-_c_X1bC0jCU/TonaiDecD1I/AAAAAAAAAIg/8-ZahSLjV7c/s320/untitlednmmm.bmp" width="320" /></a></div>
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://2.bp.blogspot.com/-MfAf6t_zg4s/TonbGmZPHVI/AAAAAAAAAIk/1_cneTNdPjc/s1600/%25C5%259F%25C5%259F%25C5%259F%25C5%259F.bmp" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="320" src="http://2.bp.blogspot.com/-MfAf6t_zg4s/TonbGmZPHVI/AAAAAAAAAIk/1_cneTNdPjc/s320/%25C5%259F%25C5%259F%25C5%259F%25C5%259F.bmp" width="225" /></a></div>
<br />ELİF ŞAHİNhttp://www.blogger.com/profile/01074601812417160170noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-3112681018382685069.post-22954993588264931012011-09-30T06:12:00.000-07:002011-09-30T06:12:25.493-07:00Karakalem Kediler<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://1.bp.blogspot.com/-dmJF4XTl0j8/ToW_tv1GPzI/AAAAAAAAAHs/q8ljCo6oVOQ/s1600/Karakalem-%25C3%2587al%25C4%25B1%25C5%259Fmas%25C4%25B14.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="320" src="http://1.bp.blogspot.com/-dmJF4XTl0j8/ToW_tv1GPzI/AAAAAAAAAHs/q8ljCo6oVOQ/s320/Karakalem-%25C3%2587al%25C4%25B1%25C5%259Fmas%25C4%25B14.jpg" width="320" /></a></div>
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://2.bp.blogspot.com/-9Yu6zuNRoGU/ToW_5BgrJTI/AAAAAAAAAH0/d_-q69JFGOY/s1600/user52087_pic574_1217187998.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="144" src="http://2.bp.blogspot.com/-9Yu6zuNRoGU/ToW_5BgrJTI/AAAAAAAAAH0/d_-q69JFGOY/s320/user52087_pic574_1217187998.jpg" width="320" /></a></div>
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://2.bp.blogspot.com/-gnipbI3vRsw/ToW__Sa5JuI/AAAAAAAAAH4/iLSddLSggho/s1600/karakalem-kedi-calismalari.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="320" src="http://2.bp.blogspot.com/-gnipbI3vRsw/ToW__Sa5JuI/AAAAAAAAAH4/iLSddLSggho/s320/karakalem-kedi-calismalari.jpg" width="256" /></a></div>
<br />ELİF ŞAHİNhttp://www.blogger.com/profile/01074601812417160170noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-3112681018382685069.post-83290781901487732772011-09-29T07:56:00.001-07:002011-09-30T02:52:36.021-07:00Başka Kediler<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://1.bp.blogspot.com/-CD2HjMrnf3w/ToSIKe04rZI/AAAAAAAAAHo/gkXrBPfIt2M/s1600/250153_10150193242797129_281043522128_6850253_5765896_n.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="320" src="http://1.bp.blogspot.com/-CD2HjMrnf3w/ToSIKe04rZI/AAAAAAAAAHo/gkXrBPfIt2M/s320/250153_10150193242797129_281043522128_6850253_5765896_n.jpg" width="237" /></a></div>
KÖLELER<br />
<br />
Başlangıçta, Tanrı kediyi kendi suretinde yarattı. Ve bunun iyi olduğunu gördü. İyiydi de. Ama kedi tembeldi. Hiçbir şey yapmak istemiyordu. Bu yüzden de daha sonra, birkaç binyıl sonra, Tanrı insanı yarattı. Sırf kediye hizmet etsin, sonsuza kadar kölesi olsun diye. Kediye kayıtsızlık ve sezgi vermişti; insana da kuruntuyu, eliyle iş yapma yeteneğini ve çalışma tutkusunu verdi. İnsan doyasıya kaptırdı buna kendini. Yüzyıllar boyunca, icat, üretim ve yoğun tüketim üzerine temellenen bir uygarlık kurdu. Tek ve gizli bir amacı olan bir uygarlıktı bu: Kediye huzur, barınak ve yemek sunmak. İnsan milyonlarca gereksiz, genellikle saçma sapan nesne icat ederken, tek amacı kedinin rahatı için elzem birkaç nesne üretmekti: radyatör, minder, çanak, talaş kutusu, Breton balıkçı, halı, döşemelik kumaş, hasır sepet; bir de belki radyo, kediler müzik sevdiği için. Ama bunların hiçbirinin farkında değildir insanlar. Çok yaşasınlar. Şükranla anılsınlar. Öyle anıldıklarını sanırlar da. Hayırlısı neyse odur, kedilerin kusursuz dünyasında. (Jacques Sternberg)<br />
<div>
<br /></div>
<div>
Kitap 2003 yılında yazarın İtalya yolculuğu esnasında yapılmış suluboya resimlerden oluşan bir kitap. Kitabın kimi yerlerinde patates baskısı tekniği tadında ikiz kediler mevcut. Resimlerin yüzde yüz büyütülmesiyle kitaplaştırılmış olduğundan resimlerdeki detaylar rahatlıkla yakalanabiliyor. 2006 yılında Metis yayınları tarafından basılmış bu kitap Selçuk Demirel imzasını taşıyor. Tüm kedi severlerin yüzünde gülümseme bırakacak keyifli çizimlere sahip bir kitap. </div>
ELİF ŞAHİNhttp://www.blogger.com/profile/01074601812417160170noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-3112681018382685069.post-54125592440198142742011-09-25T06:27:00.000-07:002011-12-27T06:30:00.008-08:00ATATÜRK VE KÖPEĞİ FOKS'UN HİKAYESİAtamızın hayvan sevgisi yakınları tarafından her anlatıda geçmektedir.Atlara olan sevgisi ,beslediği güvercinleri ve güvercinler uçarken onları keyifle seyredişi yakınları tarafından anlatılmaktadır. Beslediği köpekler ise pek çok fotoğrafta geçmektedir esasında.. Atatürk 'ün son köpeğinin ismi "foks"'tur. Foks uzun müddet cumhurbaşkanı köpeği olarak köşkte kendi cinslerine pek kısmet olmayan rahat bir yaşantıya sahip olmuştur. Can Dündar 'ın "Mustafa Kemal Aramızda" adlı kitabında bir hatıradan alıntı geçer.<br />
" Atatürk'ün son köpeğinin adı "Foks" tur.Foks bilardo oynarken masanın üzerine çıkar,bilyeleri yuvarlayıp oynar. Atatürk bu şımarıklığa gülerdi. Bereket yalnız misafirleri ısırmazdı. Pek sert bir köpekti. Eski köşkte vilayetimizden birine tayin olan zat resmi ziyarete gelir. Foks ise çalışma odasında yatmaktadır. Atatürk'ün masasının başında.. Vali Babıali protokolünden geldiğinden birdenbire yarı beline kadar eğilip "yerden" denilen Osmanlı selamı verir. Cumhuriyet devri göreneklerinde yetişen Foks ise bu ani hareketi görünce bir fenalık yaptığını sanarak fırlayıp adamcağızı ısırır. Ne olduğunu ne yapacağını şaşıran vali ise yere düşer ayakları havaya kalkar. Biz gülüyorduk , ama Atatürk pek sıkılıyordu.Benim bulunmadığım bir gece de mecliste konuşmalar olurken Foks, çok defa yaptığı gibi masanın altına girer. Isırmadığını bildiğimizden ayaklarımızın altında dolaşmasından huylanmazdık.O gece rahmetli Reşit Galip'in iskemlesi yanına gelir ve oynarken paçasını yırtar. Atatürk bundan da üzülerek, dostuna hemen kendi terzisinden şahsi hesabına bir esvap ısmarlamasını rica eder.<br />
Bu vak'adan sonra eskice esvaplarını giyerek davete gelenler ve Foks masanın altına geldikçe paçalarını ona uzatanlar çok olmuştu. Fakat Foks ondan sonra efendisini masrafa sokmadı. Ama gitgide şımarıklığı arttırdı. Doğrusu biz de sinirlenmeye başlamıştık.Nihayet bir akşam geldiğimizde Atatürk 'ün elini sarılı bulduk : Efendisini ısırmıştı.Köpeği alıp çiftliğe götürmüşler , kontrol altına almışlar. Yakınları bir olarak ve sahibini ısıran köpekten artık hayır kalmadığına inandırarak öldürülmesi için müsaade alabilmişlerdi. Çiftlik müdürü Foks'un derisini dondurup müze camekanına koymuştu.<br />
Bir gün Atatürk gezmeye gittiğinde müdür kendisini davet eder, derisi ot dolu donuk cam gözlü köpeğini gösterir. Atatürk büyük bir gönül acısı ile başını çevirerek :<br />
- Onu ben severdim. Böyle görmek istemem, kaldırınız onu.. der. Yanılmıyorsam , ertesi gün foks'u çiftliğin bir köşesine gömmüşlerdi." ( Falih Rıfkı Atay, Çankaya, Bateş A.Ş. 1984 S. 561-562.)<br />
<br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://3.bp.blogspot.com/-T1KuQUGkvkQ/Tohoq6G6C8I/AAAAAAAAAH8/i0igWVXdHNk/s1600/20111001095825_00004.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="320" src="http://3.bp.blogspot.com/-T1KuQUGkvkQ/Tohoq6G6C8I/AAAAAAAAAH8/i0igWVXdHNk/s320/20111001095825_00004.jpg" width="196" /></a></div>
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://4.bp.blogspot.com/-shkLAM8aPXI/Tohotv4QuZI/AAAAAAAAAIA/SeBPTPnxzko/s1600/20111001095825_00005.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="320" src="http://4.bp.blogspot.com/-shkLAM8aPXI/Tohotv4QuZI/AAAAAAAAAIA/SeBPTPnxzko/s320/20111001095825_00005.jpg" width="223" /></a></div>
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://3.bp.blogspot.com/-PuDKkn6bjnM/TohovmzseUI/AAAAAAAAAIE/0eLRjgkKL3s/s1600/20111001095825_00011.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="242" src="http://3.bp.blogspot.com/-PuDKkn6bjnM/TohovmzseUI/AAAAAAAAAIE/0eLRjgkKL3s/s320/20111001095825_00011.jpg" width="320" /></a></div>
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://3.bp.blogspot.com/-BDowdaiboFY/TohoxQEd2NI/AAAAAAAAAII/Z41ilEt5EYU/s1600/20111001095825_00012.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="242" src="http://3.bp.blogspot.com/-BDowdaiboFY/TohoxQEd2NI/AAAAAAAAAII/Z41ilEt5EYU/s320/20111001095825_00012.jpg" width="320" /></a></div>
<br />ELİF ŞAHİNhttp://www.blogger.com/profile/01074601812417160170noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-3112681018382685069.post-89815232116012590652011-09-23T02:17:00.001-07:002012-01-15T08:01:12.435-08:00KEDİLERE DAİR DORIS LESSING<span class="Apple-style-span" style="font-family: inherit;"><b><i>Doris Lessing "Kedilere Dair" adlı kitabında çocukluğundan itibaren hayatına giren kedileri anlatıyor. Kedilerinin kendine has karakter yapılarını eğlenceli ve bir o kadar da iyi bir analizci olarak okuyuculara aktarıyor. Kedilerin türlü türlü halleri tüm gerçekçiliğiyle okuyucuyla beraber inceleniyor. Hayatını geçirdiği her evde bir şekilde karşısına çıkmış türlü kişilikteki kedi dostlarını ayrı ayrı anlatıyor. Hayranlığını gizleyemiyor tabii..</i></b></span><br />
<span class="Apple-style-span" style="font-family: inherit;"><b><i><br /></i></b></span><br />
<span class="Apple-style-span" style="font-family: inherit;"><b><i>Lessing bu anlatı türündeki kitabında kedilerin gerçekçi dünyalarından kesitler sunuyor biz okuyucularına ve de en güzeli bizi kediler dünyasında hoş bir gezintiye çıkarıyor. Kitap metis yayınları tarafından basılmıştır.143 sayfadır.Kitap üç bölüme ayrılmıştır ; özellikle kediler,hayatta kalan rufus ve El Magnifico'nun yaşlılığı..</i></b></span><br />
<span class="Apple-style-span" style="font-family: inherit;"><b><i><br /></i></b></span><br />
<b><i>Kitabın ilk bölümü olan "özellikle kediler" bölümünde yazarın hayatına giren hayranlık uyandırıcı dişi kedisi göze çarpıyor. Ne kedi ama..</i></b><b><i> En etkileyici kedisi kitaptaki anlatıya göre kendinin mağrurca farkında olan ve güzelliğinden ve asaletinden asla ödün vermeyen sanki hep içindeki kameraya göre poz veren yapmacık duruşu ile hayranlarını arayan kedisi.. Kendini daima gösteren,kendine has özelliği olan kediler... Çiftlik evlerinde beraber büyüdüğü kediler...</i></b><br />
<b><i><br /></i></b><br />
<b><i>Kitabın ikinci bölümünde ise hırpani bir sarman kedi olan Rufus'u anlatıyor. Sokakta pejmürde halde bulduğu ve sahibi tarafından sokağa atılmış hastalıklı bir kedidir. Rufus bu yüzden sarsak, korunmaya ihtiyaç duyan bir kedidir. Ama her şeyden öte bu kedi sabırlı ve olayları zekice hesaplama yetisine sahip bir kedidir. Ancak aldatılmış ve güven duygusu zedeli olduğundan sevemeyen bir kedidir...Yazar o kedinin çaresizliğinden oluşan suçluluğu içinde duyumsuyor..</i></b><br />
<b><i><br /></i></b><br />
<b><i>Kitabın son bölümünde ise "El Magnifico" anlatılıyor.. Cinsi olmayan bilindik bir sokak kedisi olmasına karşın göz kamaştırıcı siyah-beyaz desenlere sahip adı gibi muhteşem bir kedidir. Omzunda kemiğinde bulunan kanserle artık üç ayaklı bir kedi olarak yaşamını devam ettirmek zorunda olan kocaman yakışıklı bir kedinin hikayesi anlatılmaktadır. Kedinin yalnızlığı ve rüyaları ve yaşadıkları bu anlatıda irdeleniyor. Yazar; bir kedinin özüne erişebilmeyi kendi bakış açısından biz okuyucuya hissettiriyor. </i></b><br />
<b><i><br /></i></b><br />
<b><i>Şimdiden herkese keyifli okumalar..</i></b>ELİF ŞAHİNhttp://www.blogger.com/profile/01074601812417160170noreply@blogger.com0